20 Şubat 2016 Cumartesi

Miss Sarajevo - U2 ft Pavarotti

Ah savaş! Ne acı, o yıkım, o korku, o karanlık. Henüz yaşamadık biz. Sadece yaşayanları gördük, izledik, savaşın adım adım yaklaştığını hissettik. Umarım hiç bir zaman kapımıza dayanmaz, hiç bir zaman ne biz, ne çocuklarımız bir savaşın içinde kalmayız.

Bu şarkı yazıldığında, hatta ben bunu dinlediğimde, henüz Egede kıyıya vuran çocuklar yoktu. Yirmişer otuzar ölen bomba kurbanları da. Geçmiş bir savaşın külleri üzerine yazılmış ağıtımsı bir iç çekiş bu şarkı. Şimdi terörle, savaşla o kadar iç içeyiz ki, kalbim ağrımadan, korku duymadan, gözlerim yaşarmadan böyle bir şarkı dinleyemiyorum.

Şarkı Saraybosna'da yaşanan kuşatma sırasında bir güzellik yarışmasını konu alan bir belgeselden esinlenmiş.

Savaş, katliam, ölüm, yıkım, keder içinde "güzel şeyler" için zaman var mıdır?

U2 bu projesini "Passengers" adıyla gerçekleştirmiş. Single'ın gelirleri de War Child (savaş çocukları) derneğine bağışlanmış.

Maalesef yıllarca severek dinlediğim versiyonu bulamadım, Bono'dan Pavarotti'ye geçiş onda mükemmeldi, bununla idare ediniz:





Sözleri:


is there a time for keeping a distance
a time to turn your eyes away
is there a time for keeping your head down
for getting on with your day

is there a time for kohl and lipstick
a time for cutting hair
is there a time for high street shopping
to find the right dress to wear

here she comes
heads turn around
here she comes
to take her crown

is there a time to walk for cover
a time for kiss and tell
is there a time for different colors
different names you find it hard to spell

is there a time for first communion
a time for east 17
is there a time to turn the mecca
is there a time to be a beauty queen

here she comes
beauty plays the crown
here she comes
surreal in her crown

[pavarotti]
dici che il fiume
trova la via al mare
e come il fiume
giungerai a me
oltre i confini
e le terre assetate
dici che come fiume
come fiume
l'amore giunger
l'amore
e non so pi pregare
e nell'amore non so pi sperare
e quell'amore non so pi aspettare

(you say that the river
finds the way to the sea
and as the river
you'll come to me
beyond the borders
and the thirsty lands
you say that as river
as river
love will come
love
and i cannot pray anymore
and i cannot hope in love anymore
and i cannot wait for love anymore)

[bono]
is there a time for tying ribbons
a time for christmas trees
is there a time for laying tables
when the night is set to freeze


White Rabbit - Jefferson Airplane


Hippi akımının San Francisco'yu kasıp kavurduğu bir zamanda Grace Slick hanım kızımız da bir çok müzisyen gibi bol bol kafayı bulanlardanmış.
Lewis Carrol'un yazdığı ünlü çocuk kitabı Alice Harikalar Diyarında (Alice in Wonderland) da bir sürü uyuşturucu deneyimi göndermeleri olduğunu farketmiş(mantarlar, tüttüren tırtıl, kukiler vs). Daha sonra bir çok çocuk kitabının benzer şeyler içerdiğini görünce artık bununla ilgili bir şarkı yazmak lazım demiş. LSD alıp saatlerce adını hatırlayamadığım bir İspanyol albümü dinledikten sonra bu şarkıyı yazmış.

O yüzden İspanyol ezgilerinin de yer aldığı hafif oryantal, enfes, biraz da gaz bir şarkı.

70'li yıllarda "Go Ask Alice" diye bir filmin giriş şarkısı olarak da kullanılmış.
Yıllar içinde defalarca cover'ı çıkmış bir şarkı. Orjinali çok güzel olsa da benim daha çok hoşuma giden versiyonu vokal kısmının gerçeğine sadık kalması ama enstrumanın zenginleştirilmesinden dolayı Sucker Punch soundtrackinde kullanılan Emilliana Torrini versiyonu, burdan dinleyebilirsiniz:



Bu da orjinalini merak edenler için Jefferson Airplane'den gelsin:




Ve sözleri:


One pill makes you larger
And one pill makes you small
And the ones that mother gives you
Don't do anything at all

Go ask Alice, when she's ten feet tall

And if you go chasing rabbits
And you know you're going to fall
Tell 'em a hookah smoking caterpillar
Has given you the call

Call Alice, when she was just small

When the men on the chessboard
Get up and tell you where to go
And you've just had some kind of mushroom
And your mind is moving slow

Go ask Alice, I think she'll know

When logic and proportion have fallen softly dead
And the White Knight is talking backwards
And the Red Queen's off with her head
Remember what the dormouse said
"Feed your head, feed your head"




Kaynaklar: Sonfacts

Wind of Change - Scorpions

Belki bilmezsiniz(muhtemeln bilirsiniz), eskiden Rusya yoktu, Sovyetler Birliği vardı. Hatta tam adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB). Devrim temalı bu şarkı da işte bu Sovyetler Birliği'nin "Glasnost" unu kutlamak amacıyla yazılmış.

Glasnost Nedir?
Glasnost (Rusça: гла́сность, "Açıklık"), Sovyetler Birliği'nin son döneminde Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede bilhassa ekonomik sorunlara son vermek amacıyla uygulanmış politikaların tümüne verilen addır. 1985'te uygulanmaya başlamış, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştur. [1]

Nasıl?

O döneme kadar Rusya'da sansür kendini aşmış ki, dünyanın geri kalanı Rusya hakkında sadece Amerikan filmlerindeki kadar bilgiye sahipmiş. Glasnost, sansürlerden kurtulma ve dünyaya açılma amacı taşıyan yenilik paketinin adı. Sonra o kadar sıkılığın ardından açılmayla o kadar sarsılmış ki sovyetler dağılmış o ayrı.

Scorpions Rusya'da çalan ilk Hard Rock gurubuymuş. Bir barış festivali için Moskova'ya dönmüşler ve Alman bir gurup olmalarına rağmen Rusların onları o kadar iyi karşılaması, Kızıl Ordu Korosu,  Amerikadan Rusyadan ve çeşitli yerlerden gelen müzisyenlerin hep beraber coşup eğlenmesi onlara ilham kaynağı olmuş ve gaza gelip bu şarkıyı yazmışlar.
Klibinde de o dönemlerde dünya üzerinde gerçekleşen devrim hareketleri, Berlin duvarının yıkılışını,  Tiananmen olaylarını vs. görebilirsiniz

Yıllar içinde şarkının içi boşalmış tabi. Sandıkları gibi bir barış ortamı bir türlü gelmemiş, ama ıslıkla beraber melodisiyle gitarıyla tüyler ürperten güzel şarkı miras kalmış...


Buyrun keyfini çıkarın,



Sözleri:


i follow the moskva
down to gorky park
listening to the wind of change
an august summer night
soldiers passing by
listening to the wind of change

the world closing in
did you ever think
that we could be so close,like brothers
the future's in the air
i can feel it everywhere
blowing with the wind of change

chorus:
take me to the magic of the moment
on a glory night
where the children of tomorrow dream away
in the wind of change

walking down the street
distant memories
are buried in the past forever

i fallow the moskva
down to gorky park
listening to the wind of change

take me to the magic of the moment
on a glory night
where the children of tomorrow share their dreams
with you and me

take me to the magic of the moment
on a glory night
where the children of tomorrow dream away
in the wind of change

the wind of change blows straight
into the face of time
like a stormwind that will ring
the freedom bell for peace of mind
let your balalaika sing
what my guitar wants to say

take me to the magic of the moment
on a glory night
where the children of tomorrow share their dreams
with you and me

take me to the magic of the moment
on a glory night
where the children of tomorrow dream away

in the wind of change





[1] Vikipedi

16 Şubat 2016 Salı

Tears in Heaven - Eric Clapton

Bu haftaki şarkımız bir çok insanın muhtemelen duyduğu, belki romantik bulduğu güzel bir şarkı. Hem de grammy ödüllü. Ancak hikayesi maalesef çok acıklı.

Öncelikle şarkı hakkında bilgi verelim.
Şarkı Rush ismindeki bir filmin soundtrack albümünde yer alıyor. Rush uyuşturucu bağımlılığı ile ilgili bir film. Filmi izlemedim. Sanırım insanların iradesinin göz göre göre yok oluşu ve acı çekişi beni fazla etkiliyor, o yüzden uyuşturucu temalı filmlerden uzak duruyorum genelde. Tabi sizler uyuşturucudan uzak durun yeter. Filmini izleyebilirsiniz :) Çok merak ettiyseniz size tears in heaven'ın listesinde olduğu filmin linkini vereyim, burdan bulun hangi film olduğunu. Çünkü çok fazla "rush"lı film var.

Asıl hikayeye gelelim. Eric Clapton'un oğlu 20 Mart 1991'de New York'ta annesinin kaldığı apartmanın 53. katından düşüyor. O sırada sadece 4 yaşında. Eric Clapton, şarkıyı 4 yaşında ölen oğlu için yazıyor.

Sanırım yaşadığı acıyı anlayabilmek için bir çocuğunuzun olmasına gerek yok. Şarkıyı her dinleyişinizde artık daha farklı hissedeceğinize eminim.
Bu yürek parçalıyıcı bir şekilde sakin, hüzünlü ve de şefkatli şarkıyı buyrun tekrar dinleyin:





Sözlerini de yazalım:


would you know my name if i saw you in heaven?
would it be the same if i saw you in heaven?
i must be strong and carry on,
'cause i know i don't belong here in heaven.

would you hold my hand if i saw you in heaven?
would you help me stand if i saw you in heaven?
i'll find my way through night and day,
'cause i know i just can't stay here in heaven.

time can bring you down, time can bend your knees.
time can break your heart, have you begging please, begging please.

beyond the door there's peace i'm sure,
and i know there'll be no more tears in heaven.




10 Şubat 2016 Çarşamba

Adventure of A Lifetime - Coldplay

Adventure of A Lifetime, Coldplay'in son şarkılarından. Klibini uzun zamandır merak ediyordum, en sonunda geçen gün izleme şansına sahip oldum. Harika CGI yapmışlar, James Cameron's Avatar'daki teknolojiyle tüm grubu maymuna çevirmişler. Bu arada klibin sonundaki senkronize dans sahnesinin yapımı 6 ay sürmüş.

Klibi geçelim şimdi, şarkıya gelelim. Şarkımızın ilham aldığı şey, Chris Martin’in açıklamasına göre, Half the Sky kitabı. Ki şarkının içinde de geçmekte zaten. Half the Sky tüm dünyadaki cinsiyet eşitsizliğine, kadınların, eğitimden mahrum bırakılması, bolca öldürülmesi, mal gibi alınıp satılması vs. gibi konulara değinen, eğitim, mikrofinans gibi şeylerle kadınların güçlendirilmesi ve bağımsızlaştırılmasını konu alan bir kitap. Şarkıda geçen “Only I own me” ile ne demek istediği de daha çok anlaşılıyor tabi.
(Kitabı da çok merak ettim bu arada, çok ilginç istatistikler ve gerçek hayat hikayeleri var. Mesela son 50 yılda sırf kız oldukları için öldürülen kızların sayısı, 20. yüzyılın tüm savaşlarında ölen erkeklerin sayısından daha fazla imiş! )

Bunun yanında şarkının canlılığı ve kıpır kıpırlığı ile ilgili olarak, Adventure of A Lifetime’ın “Adventure”ı aşkı bulup tekrar yaşadığını hissetmeyi temsil ediyormuş. Sevgili Chris Martin eski eşinden ayrılmış ve daha önceki albümü Ghost Stories de bunun izlerini taşıyan ağır ritimli bir albüm imiş. Chris Martin yeni albümü “özgür ve mutlu oluşumuzun, grubumuza sahip olduğumuz için şükredişimizin sesi” olarak tanımlıyor.

Bir de şarkının sonundaki uu uu diye uzayan kısım var. Bu bölüm için “şarkının bu kısmında artık müziğin önüne hiç bir kelimenin geçmesini istemedik, o kısmı tercüme edebileceğimiz bir kelime bulamadık” şeklinde açklamış sevgili Chris Martin.

İyi eğlenceler.

Klibi:





Sözleri:


[Verse 1]
Turn your magic on
To me she'd say
Everything you want's a dream away
An we are legends, every day
That's what she told me

[Refrain]
Turn your magic on, to me she'd say
Everything you want's a dream away
Under this pressure, under this weight
We are diamonds

[Chorus 1]
Now I feel my heart beating
I feel my heart underneath my skin
And I feel my heart beating
Oh, you make me feel
Like I'm alive again
Alive again
Oh, you make me feel
Like I'm alive again

[Verse 2]
Said I can't go on, not in this way
I'm a dream that died by light of day
Gonna hold up half the sky and say
Only I own me

[Chorus 2]
And I feel my heart beating
I feel my heart underneath my skin
Oh, I can feel my heart beating
Cause you make me feel
Like I'm alive again
Alive again
Oh, you make me feel
Like I'm alive again

[Refrain]
Turn your magic on, Umi she'd say
Everything you want's a dream away
Under this pressure, under this weight
We are diamonds taking shape
We are diamonds taking shape
(Woo, woo)

[Bridge]
If we've only got this life
This adventure, oh then I
And if we've only got this life
You get me through
And if we've only got this life
In this adventure, oh then I
Want to share it with you
With you, with you
Yeah I do

[Outro]
(Woo hoo, woo hoo)
(Woo hoo, woo hoo)
(Woo hoo, woo hoo)
(Woo hoo, woo hoo)
(Woo hoo, woo hoo)
(Woo hoo, woo hoo)



Ref: Songfacts

Hikayesi Olan Şarkılar'ın Hikayesi

Merhabalar,

Şarkıların sözlerini anlamaya İngilizcemin yetişmediği zamanlarda başladı, şarkıların sözlerini aramaya başlayışım. Müziğiyle, vokalin kattığı yorum ile zaten sevdiğim şarkılar sözlerini öğrenince daha güzel, daha eğlenceli, bazen de daha kederli geliyordu. Yeni bir boyut kazanıyor gibi düşünebilirsiniz.

Bir gün bir arkadaşımdan Paint It Black'in hikayesini öğrendim (Tabi ki paylaşacağım bir gün, o gün öğrendiğimden daha fazlasını). Derken 2 boyut 3 boyut ile yetinen şarkılara bir boyut daha eklendi. Her dinleyişimde aldığım haz arttı. Ben de bir şarkıyı beğendiysem, hemen araştırmaya başladım. Böylece bir sürü şarkı hikayem oldu.

Tabi ki bu hikayeler onları yaşayanlara ait. Ama paylaşması benden, tadını çıkarmak sizden olsun.

Umarım beğenirsiniz.

Müzik hayatınızdan hiç eksilmesin...